Ekim 1991'de, 1850'lerden bu yana terzilik yapan köklü bir ailenin üyesi olarak dünyaya geldim. Türkiye'de çıkarılan 1924 Soyadı Kanunu'yla birçok aile, meslekleri veya lakapları doğrultusunda soyadları aldı; benim aileme ise uzun yıllardır sürdürdüğü terzilik geleneği ve mesleği nedeniyle "Terzi" soyadı verildi. Bu aile geleneği sayesinde küçük yaştan itibaren giysilere ve kostüm üretimine ilgi duymaya başladım. Tiyatro ile ilk kez ortaokulda, okulumuzun tiyatro kolu sayesinde tanıştım; çocukluk yıllarımda yaşadığım konuşma güçlüğü nedeniyle sahnede oyuncu olarak yer almakta zorlandım ancak tiyatrodan kopmak istemedim. Ailemden gelen terzilik geleneği ve küçük yaşta gelişen kostüm merakım sayesinde lise tiyatro öğretmenlerim beni sahne ve kostüm tasarımı alanına yönlendirdi. İlkokul ve ortaokul yıllarında tiyatro kulübü deneyimlerimle başlayan bu yolculuk, kostüm tasarımında kendime özgü bir ifade alanı bulmamı sağladı. Kostümlerin karakterle kurduğu bağı ve yazarın sahneye yansıtmak istediklerini daha iyi kavradığım bir dönemdeydim. Üniversite yıllarımda, öğrencisi olduğum Bursa Uludağ Üniversitesi Tiyatro Kulübü ile sahnelenen oyunların kostümlerini tasarladım ve atölye ile workshoplar düzenleyerek sahneyle olan bağımı güçlendirdim. 2015 yılında kariyerimi kostüm tasarımı ve sahne sanatları alanında geliştirme kararı aldım ve çeşitli tiyatro okullarında katıldığım sınavlar sonucunda, 19 kişinin seçildiği Müjdat Gezen Sanat Merkezi sınavında kostüm tasarımıyla kabul edilen tek kişi oldum. Artık olmak istediğim yerdeydim; mezun olana kadar geçen üç sene boyunca, Kurucu Müjdat Gezen başta olmak üzere Türk tiyatrosunun ustalarından sahneye dair eşsiz bilgiler öğrendim ve değerli deneyimler kazandım. Bu okuldan mezun arkadaşlarımız günümüzde Türk tiyatrosu başta olmak üzere sanatçı olarak önemli roller üstleniyor. Sonraki yıllarda, birlikte çalışmaktan büyük keyif aldığım ve ilk profesyonel deneyimimi kazandığım Sinan Pelinton ile kurgu derslerinde, ayrıca ilk ödüllü çalışmaya katkı sağlamamı teşvik eden Eylül Gürcan ile kostüm tasarımı derslerinde tanışma fırsatı buldum. 2019 yılında mezun oldum; mezuniyetim COVID-19 pandemisi dönemine denk geldiği için, yaklaşık iki yıllık bir aranın ardından Sinan Pelinton ile Aşk Grevi oyununda ilk kez profesyonel olarak kostüm tasarlama fırsatı buldum. Sonrasında, Kemal Aydoğan yönetmeninde Othello ve Macbeth gibi Shakespeare oyunlarında, karakterlerin trajik yolculuklarını ve içsel dönüşümlerini kostümler aracılığıyla sahneye taşıdım. Bu oyunlardaki birikimim, beni Eylül Gürcan ile Tartuffe projesine katılmamı sağladı. Tartuffe, Afife Tiyatro Ödülleri Yılın En Başarılı Giysi Tasarımı ödülünü kazandı ve ilk kez ödüllü bir projede çalışma fırsatı verdiği için benim için tam bir dönüm noktası oldu. 2024'te Candan Seda Balaban ile gerçekleştirdiğim Çirkin ve Ağrı Dağı Efsanesi tiyatro oyunları da Afife Tiyatro Ödülleri'nde Yılın En Başarılı Giysi Tasarımı kategorisinde aday gösterildi.
Kostüm tasarımında en önemli unsur, karakterin iç dünyasını dışa yansıtmaktır. Her kumaş seçimi, her dikiş, karakterin hikayesinin bir parçasıdır. Tarihsel doğruluk ile yaratıcı yorumun dengesi, işimin temel taşıdır.
Minimalist yaklaşımdan kaçınır, detaylarda hikayeyi anlatan zengin bir görsel dil yaratırım. Her kostüm, sahne ışıkları altında nasıl hareket edeceğini, aktörün performansını nasıl destekleyeceğini düşünerek tasarlanır.
Oyunun tarihsel dönemini, karakterlerin sosyal statüsünü ve kültürel bağlamını derinlemesine araştırırım.
Her kostümü bir sanat eseri olarak ele alıyorum ve tasarlıyorum. Renklerin verdiği hisleri, formların karakterle kurduğu bağı ve dokuların anlatmak istediklerini sahneye yansıtıyorum; böylece karakterin iç dünyasını, dönemi ve metni gözle görülür hâle getiriyorum.
Detaylı eskizler, kalıp çıkarma ve dikişten final provalara kadar her aşamayı titizlikle yönetir.